BANAZ İLÇE ÖRF VE KÜLTÜR
GELENEK VE GÖRENEKLER
Mevlüt: Sünnet gibi önemli günlerde
yemekli veya şerbetli okutulan, dua ve ilahilerin bir bütün halinde
duaların edildiği etkinliklerdir.
Ad koyma: Yeni doğan çocuğa ad
konmadan önce, namaz kılınır ve kucağa alınan çocuğun kulağına önce ezan
okunur, sonra da üç kez konulacak ad söylenir.
Asker uğurlama: Asker uğurlanırken eş dost askere gidecek gencin eline para verir ve davul zurna eşliğinde gönderilir.
Adak: Dini bayramların arife geceleri
ve kandillerde mahalle çocukları bir araya gelerek ellerine mum alırlar.
Kapı kapı dolaşıp ev sahiplerinden para, çerez, lokum, vb. gibi şeyler
isterler.
Eren: Konu komşunun cenaze evine yemek götürmesi.
Doğum: Yörede, hamile kadının yüzü
açık renkte olursa ve kirpikleri dökülürse erkek çocuk olacağına, aşerme
döneminde yüzü kızarırsa ve bol bol ekşi yerse kız çocuk olacağına
inanılır. Aynı şekilde eğer kadın günden güne güzelleşiyorsa doğacak
çocuğun erkek, eğer çirkinleşiyorsa kız olduğuna inanılır. Doğumun kolay
olabilmesi için hamile kadına zeytinyağı içirilir. Doğumun ilk
günlerinde, ‘oğul yaşı’ denilen loğusa ziyaretleri yapılır Bu ziyaretler
hediyelerle birlikte çocuk yaşını dolduruncaya kadar devam eder. Doğan
çocuğun göbeği kuruduktan sonra herhangi bir cami avlusuna veya okul
bahçesi vb. yerlere gömülür. Doğumu yeni olmuş kadın evde yalnız
bırakılmaz. Zira, al basacağına inanılır. Kadının bulunduğu oda çeşitli
otlarla tütsülenerek her türlü kötülüklerin uzaklaştırılması sağlanır.
Kırkı çıkmayan kadının dışarı çıkması hem kendi hem de çocuğun sağlığı
açısından doğru bulunmaz.
Bebek doğduğunda, Banaz’da, kız tarafı
çocuğa bebeğin beşiğini alır, bu süre içinde annenin kırkı doluncaya
kadar önce kendi yakınları daha sonra da konu komşusu evlerini ziyarete
giderek altın, elbise gibi hediyeler götürür. Çok geçmeden çocuğun adı
bulunur, onun kulağına dua okunarak üç defa söylenir. Ev sahibi doğdu ya
gelen misafirlere lokum, şeker, çerez gibi ikramlarda bulunur. Banaz
yöresinde bir de çocuklara göbek adı koyma geleneği vardır. Bu gelenek
günümüzde de devam etmektedir.
Yörede Giyim :Şehir merkezinde ve
köylerde erkekler ceket pantolon giyerler. Kırsal kesimlerde ise
erkeklerin kasket ve fötr giydikleri de göze çarpar. Kadınlarda ise bazı
değişik giyim tarzları görünür. Bu giyimler de, Türk insanının 600 yıl
öncesi giyim ve kuşamın hemen aynısı gibidir.
Hatta, Orta Asya Türk kadınının
fistanlı, dizlik ve şalvarlı giyimini ilçenin hemen bütün köylerinde
görmek mümkündür. Anadolu’nun değişik yörelerinde görülen süslü,
püsküllü kadın başörtülerinin sargıları Banaz’da da rahatlıkla
gözlemlenmektedir. İlçenin Karaköse, Çiftlik ve Balcıdamı köylerinde
entari altında çok geniş desenli ipekten yapılmış şalvarlar, yöre
kadınlarının tipik giyim tarzıdır. İlçenin bütün köylerinde kadınlar
başlarına ipekli kumaştan yapılmış yazma örterler.
EVLENME GELENEKLERİ
Kız arama: Askerliğini bitirmiş olan
oğlanların anneleri tanıdıklar yoluyla kız aramaya başlar. Kız bulduktan
sonra ailesine haber gönderilir.
Yavuklu olmak: Oğlan evinden kız evine
birkaç ihtiyar kadın görücülüğe gider, kız beğenilirse aynı eve birkaç
gün sonra dünürlüğe gidilir. Erkeğin annesi kız evinin pis ya da temiz
olduğunu anlamak için divanın altına beyaz bir ip atar. Ağzı kokuyor mu
diye kızı öperler. İyi duyuyor mu diye kısık sesle bir şey sorarlar.
Kız isteme: Dünürcüler Allah’ın emri
Peygamber’in kavli ile kızı isterler. Dünürcülere kız verilmek istenmez
ise, oğlanın kahvesine tuz atılır. Ayakkabısına tuz veya su konur.
Nişan: Banaz ve çevresinde nişan
yemekli veya yemeksiz yapılır. Yemekli nişanlar genellikle köylerde kız
evinde yapılmaktadır. Yalnız yemek masrafları oğlan evi tarafından
yapılır. Yemekten sonra nişan yüzükleri takılır. Davetliler kız ve
oğlana para ve ziynet eşyası takarlar. Daha sonra tef çalarak türkü
söyleyerek yörenin oyunları oynanır. İlçe merkezinde nişan olayı
genellikle biraz daha farklıdır. Nişan bir salonda yapılır. Misafirlere
şeker veya lokum ikram edilir. Takılar takılır, müzik eşliğinde dans
edilir ve yöresel oyunlar oynanır.
Kına gecesi: Düğün hazırlıklarına
başlayan taraflar akraba ve komşularını haberci aracılıyla kına gecesi
ve düğüne davet eder. Bu arada oğlan evi resmi nikah hazırlıklarını
tamamlamıştır. Kız evinde çalgılı olarak yapılan kına gecesinde türküler
söylenir. Gelin kızın ellerine ve ayaklarına kınalar yakılır.
Düğün: Düğünler köyde 3 gün boyunca
sürer. Davul ile zurna çalınır. Daha sonra cuma günü akşam üstü başlar.
İlk güne “illerden gelim” denir. İkinci günü, kızın çeyizi giyim
eşyaları kapalı bir mekanda iplere asılı olarak kız evinde sergilenir.
Çeyizlerin sergilendiği günün akşamına “kına gecesi” denir. Bu gecede
kadınlar kız evinde eğlenirler. Geç saatlerde kına yakılır.
Erkekler, oğlan evinde Yemeği yedikten
sonra davul zurna ile kız evinin önüne gelerek orada yörenin mahalli
oyunlarını oynayarak eğlenirler. Pazar günü gelin alma günüdür. 0 gün
ikindi vakti dolayında damat ve sağdıcı camide dua ederler. Damada yeni
çamaşırları, elbiseleri giydirilir. Özelikle köy gençleri tek sıra
halinde dizilirler. Önde bayraklarla beraber gelin evine büyük bir
coşkuyla varılır. Gelin alındıktan sonra mezarlık veya köyün kutsal
bilinen belirli bir yeri dolaştırılır. Gelin oğlan evine getirilir.
Seymenler burada davul zurna eşliğinde oyunlar oynarlar, para atarlar.
En son damat ve sağdıç oynadıktan sonra düğün töreni resmen tamamlanmış
olur. Pazartesi gününe “duvak” günü denir. Bu gün sadece kadınlar
toplanıp oynarlar.
Şehir merkezinde salonda yapılan
düğünlere halk arasında “balo” adı verilir. Bu tip düğünlerde mevsimin
özelliğine göre lokum, şeker, pasta veya dondurma ikram edilir.
Yan Günü: Evliliğin birinci günüdür.
Gelin kız, bir hafta boyunca hiç bir iş yapmaz. Bu arada bir tören daha
yapılır. Gelinle damat her gün akraba ve komşuları tarafından yemeğe
davet edilir.
Ardı sıra: Evliliğin ikinci haftası
ile birlikte, oğlan evinin yemekli davetleri başlar. Buna “ardı sıra”
denir. Bu davet sırasında misafirlere, Uşak tarhanası, erişte, erkeç (et
yemeği), bamya, çelpli (çelpleme), çömlek eti gibi yemekler ikram
edilir.
İNANÇLAR
İlçe ve çevresinde inançlar
göreneklerin önemli bir halkasını oluşturur. Eskiden daha canlı tutulan
inançlar, kültürün gelişmesi ve başkalaşmasıyla eski önemini kaybetmiş,
bazıları da zamanla unutulmuştur. İnançların birçoğu yalnız Banaz’a özgü
olmayan ancak bütün Anadolu’da geçerli olan davranış biçimidir. Örneğin
bir evden yola çıkılınca bunun ardından hemen ev süpürülmez, aksi
takdirde gidenin geri dönmeyeceği zannedilir. Yine aynı evden biri
yolculuğa çıkarsa arkasından su dökülür. Bu tür görenekler Anadolu’nun
her tarafında görülen davranıştır. Bunun yanında salı ve cuma günleri
çamaşır yıkanmaz, tırnak kesilmez, gün doğmadan su doldurulur ve kapı
aralıklı bırakılırsa kısmetin artacağına inanılır.
Yine ilçede ve yöresinde etkisini
giderek kaybeden bazı görenekler de şunlardır. Birinin elinden sabun
almak uğursuzluk sayılır. Özellikle köylerde askere gidip gelmeyen
gençlere kız vermezler. Erken evlenmek makbuldür. Akşam karanlığında
komşudan ödünç soğan almak acı- ya delalettir.
İlçede ibadet: İlçede 13 tanesi
merkezde olmak üzere 82 tane cami bulunmaktadır. Merkezde camiler,
ortalama 266 kişiye hizmet verirken, kasabalarda 224 ve köylerde 201
kişiye ibadet olanağı sunmaktadır. Çiftlik ve Karaköse köylerinde
bulunan 500 kişilik camiler ilçenin en büyük camileridir. İlçe
merkezinde ise, en büyük cami 450 kişi ile Şehitler Camii’dir. İlçe
camilerinin yüzde 92’sinde kadrolu din görevlisi bulunmaktadır.
Cenaze Töreni: Ölüm olayının hemen
ardından ölen kişinin çenesi bağlanır ve gözleri yumulur. Daha sonra ölü
soyularak ince bir örtü ile örtülür. Ölenin gözleri kapatılır ve dua
okunur. Duadan sonra ölüye şişmemesi için karnının üstüne demirden
yapılmış bir eşya konur ve elleri iki yanlarına uzatılır. Ölü
yıkanıncaya kadar yanında Kuran okumak kutsaldır.
Ölü temiz bir kokuyla kokulandırılmış
ve tütsülenmiş bir teneşir üzerine konulur. Sonra mahrem yerleri örtülür
ve aptes aldırılır. Yıkanmasının ardından, ölü, oturtularak karnı
hafifçe mest edilir. Bir havlu veya bezle kurulanarak ölü kefene
sarılır.
Cenaze götürülürken tabutu 4 kişinin
omuzlaması dini adettir. Tabutu ne kadar çok kişi taşırsa ölen kişiye o
kadar çok sevap yazılacağına inanılır. Mezara varıldığında kabir yarım
adam boyu veya göğse varacak derinlikte kazılır. Kıble yönüne lahit
yapılarak ölü kıble yönünde içine konulur. Sonra kefenin düğümü çözülür.
Kerpiçle lahdin üstü kapanır ve kamışlarla örtülür. Sonrada kabrin
üzerine toprak atılarak deve hörgücü gibi tümsek yapılır.
Ölüm olayını hemen ardından üç gün
boyunca ölü evine gidilir. Eren; ölü evine yemek götürmektir. Bu arada
cenazenin ailesi de helva ve ekmek dağıtır. Yedi gün boyunca Yasin ve
çeşitli dualar okunur. Ölünün kırkı çıkınca da 41. gün, bir ipe 41 düğüm
atılıp bu onun mezarı başına gömülür. Ardından 52. gün mevlidi yapılır.
Bu olay “burun düşmesi” diye nitelendirilir. Mevlitte çorba, bamya,
pilav, et, keşkek gibi yemekler ya da pide ve ayran verilir.
Mezarlığa ziyarete gidilince Yasin
suresi ve Kur’an-ı Kerim’den ayetler okunur. Ziyaretler genellikle dini
bayramların arife günleri veya birinci günleri yapılır.
Mezar yapımında kullan ilan malzemeler
sırasıyla, beton, mozaik, profil, köfeki, mermer çeşitlerinden gri ton
garibişe, granit ve beyaz mermerdir.
Mezar süslemelerinde de selviden başka
lale vb. çiçeklerle ay yıldız ile çeşitli rozetlerle kuşlar dikkat
çeker. Bu süslemeler yapılırken renk olarak kırmızı, yeşil ve siyah
tonları kullanılır. İsteğe göre mezarın ayak ucuna bir testi veya suluk
konulmaktadır.
BANAZ İLÇE ULAŞIM
Banaz ilçesi Ege bölgesinin İçbatı
Anadolu bölümünde yer almaktadır. İdari bakımdan Uşak iline bağlı olan
ilçenin il merkezine uzaklığı 30 km.’dir. Afyon il merkezine uzaklığı 80
km’dir. Hocalar ilçesine uzaklığı 40 km.’dir. Banaz. 1 .063 km2 lik
yüzölçürnü ile merkez ilçe ve Eşme’den sonra en geniş yüzölçürnüne sahip
ilçedir. İlçe. 3 8-48 enlem ve 29-45 boylamları arasındadır. Denizden
yüksekliği 914 m. olup, denize uzaklığı ise 262 km.’dir.
Banaz ilçesinin kuzeyinde Gediz ve
Altıntaş, doğusunda Sinan Paşa (Sincanlı) güneydoğusunda ve güneyinde
Sandıklı, güneybatısında Sivaslı, batısında ise Gediz ve Uşak merkez
ilçeleri yer almaktadır.
Kamus-ül Alim adlı eserde Banaz’ın
konumu ve yerleşimiyle ilgili şu bilgiler yer almaktadır: Banaz
Hüdvendigar Vilyetinde Kütahya Sancağı’nın Uşak kazası ve Uşak’ın 22 km.
şarkında nahiye merkezi küçük bir kasaba olup, Büyük Menderese tabi hem
namı (kendi adı) olan bir çayın kenarında vakidir. Banaz nahiyesi Uşak
kazasının kısmı şarkisinde vaki olup 39 karyeden merkubdur. Müsha-i
sathiyesi 1050 merbağ kilometre ve ahalisi 12.000 kişidir. Arazisi
münbit ve mahsuldar olup hububatı ve bağ ve bahçeleri çoktur. Ekser
tarafları dağlık olup. ormanları çok olduğundan başlıca ihracatı palamut
ve keresteden ibarettir. Mahreci merkez nahiyeden 30 saat mesafede vaki
Alaşehir mevkiidir. Derun nahiyede 39 cami, 38 mektep, 2 medrese, 17
dükkan Cafer Gazi namıyla bir ziyaretgah ve Hamamboğazı nam mahalde üstü
açık kükürtlü bir ılıca vardır.
Banaz ulaşım imkanları bakımından
elverişli bir konuma sahiptir. Banaz, Ege Bölgesi ile Iç Anadolu Bölgesi
arasında bir geçit oluşturan Iç Batı Anadolu eşiği üzerinde yer
almaktadır. Bu nedenle gerek eski dönemlerde gerekse günümüzde ulaşım
yollarının geçtiği önemli bir yerdir. Kral yolunun Banaz’dan da geçmesi
bu bölgenin çok eski çağlardan beri önemli bir ulaşım merkezi olduğunu
göstermektedir. Osmanlı döneminde yapılan demiryollarının bir uzantısı
da buradan geçmekteydi. Bugünde demiryoluna paralel olarak Il. Dünya
Savaşından sonra Amerika Birleşik Devletleri tarafından Batı Avrupa’ya
ve bununla birlikte Türkiye’ye de “Marshal1 Yardımı” bünyesinde yardım
yapılmıştır. Bunun sonucunda Türkiye’de 1950 yılından sonra motorlu kara
taşıtlarının sayısında ve taşımacılığında büyük bir artış olmuştur. Bu
gelişmeler sonucunda Türkiye’de karayolu yapımı hızlanarak devam
etmiştir. 1 966 yılında Izmir- Ankara arasında yapılan E-23 karayolunun
Banaz’dan da geçmesi bölgede ulaşıma ivme kazandırdığı gibi sanayi ve
ticarete de büyük bir katkı sağlamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder